18 Ocak 2014 Cumartesi

İLK ÇAĞ


Antik Çağ, eski Yunan filozofu Sokrates’in felsefeyi göklerden yeryüzüne indirmesiyle, bir diğer ifadey- le, metafizik konulardan insana ve onun toplumsal hayatına ilişkin meselelere yönlendirmesiyle başlayıp yaklaşık olarak M.S. V. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasına değin geçen dönemdir. Bu döneme damgasını vuran iki medeniyet Yunan ve Roma medeniyetleridir. Bu dönemde siyasi teorilerini inceleyeceğimiz düşünürler arasında materyalist ve idealist felsefe okulu mensupları, Sofistler, Platon ve Aristo yer almaktadır. Ancak bu önemli düşünürlere gelmeden önce polis düzeni hakkında temel bazı bilgiler vermek yerinde olacaktır. 

Siyasal düşünceler tarihinin konusu, siyasi iktidarın kaynağı ve kullanılışı ile ilgili olarak tarih boyunca ileri sürülen görüşleri kronolojik bir sıra içinde vermektir. Siyasal düşünceler tarihini, toplumsal ve siyasal sorunlara sistematik cevaplar aranmaya başlanmasından günümüze geçen dönem içinde, kabaca dört farklı dönem içinde incelemek mümkündür. Sosyo-ekonomik, siyasal ve kurumsal özellikleriyle birbirinden farklılaşan bu dönemler: 1- Antik dünyanın polis (site-devleti) düzeni; 2- Orta Çağ’ın feodal yapısı; 3- Yeni Çağda milli devlet ve monarşi tartışmaları 4- Yakın Çağda ulus-devlet ve milliyetçiliğin doğuşu olarak belirlenebilir.

Platon - Aristoteles - Sokrates

Platon - Aristoteles - Sokrates


 İlK ÇAĞ Yunan Şehir Devletlerinde Siyasi Düşünce

Antik Çağ düşüncesine yön veren Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi düşünürlerin içinde yaşadıkları sosyo-ekonomik çevre polis (site-devleti) düzenidir. Nüfusları milyonları bulan günümüz ulus-devletlerinden farklı olarak polisler nüfusları birkaç binden birkaç yüz bine değişen görece küçük siyasal topluluklardı. Kendi kendine yeterliğe büyük önem veren polisler köleci ekonomik düzene sahiptiler. Bu topluluklarda siyasal kararların alınmasına katılım, yani vatandaşlık, erkeklerle sınırlanmıştı. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar vatandaşlık haklarından yoksundular.

Yunan düşüncesinin anlaşılabilmesi için öncelikle Yunan siyasi ortamının aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Yunan şehir devletleri, diğer bir ifadeyle Yunan siteleri, günümüzde içinde yaşadığımız siyasi topluluklardan çok önemli bazı farklılıklar arz etmekteydi. Bu nedenle, eski Yunan siyasi düşüncesini anlayabilmek için, öncelikle bu düşüncenin maddi temellerini ve hareket noktasını meydana getiren kurum ve kavramlara kısaca bir göz atmak gerekir. Yunan siyasi yaşamını kavrayabilmemiz için öncelikle bilmemiz gereken başlıca kurumlar site ve köleliktir.

 The Acropolis  in ancient times | Athens | Greece


Site: Eski Yunanda siyasi hayat, polis (şehir/site devleti) düzenine dayanmaktaydı. Site, günümüzde modern  devletin  birçok  işlevini  yerine  getirmekle  birlikte  birçok  noktada  modern  yani  ulus-devletten


farklılaşmaktaydı. Yunanlar siteyi, tıpkı buğday gibi, Tanrı’nın kendilerine bahşettiği lütuflardan biri olarak görmekteydiler. Her polis siyasal açıdan bağımsızdı ve kendi kendini yönetirdi. Yunanlar siteye sahip olmaları nedeniyle, barbar kavimlerden ayrı ve onlardan üstün olduklarına inanıyorlardı. Site, sadece tek bir şehirden oluşmamaktaydı; bir ya da birçok şehirle bunların etrafında yer alan kırsal kesim (köyler) de sitenin kapsamına girmekte ve hep birlikte bir siyasi birlik oluşturmaktaydılar.

Yunanları siteye bağlayan hukuki bağların yanı sıra dini bağlar da söz konusudur. Her sitenin kendine özgü tanrıları vardır. Bu alamda, site siyasi olduğu kadar dini bir birliktir. Dini bayramlar aynı zamanda milli bayramlardır.

Yunan siteleri arasında en önemlisi Atinadır. Farklı tanrılara sahip olmaları nedeniyle kendi aralarında farklılaşan sitelerin en temel özelliği ise hepsinin kendini Yunan medeniyetine ait hissetmeleri ve hepsinin Yunan hukukuna tabi olmalarıdır.



Kölelik: Kölelik, ilk çağ uygarlıklarında önemli bir kurumdur. Yunan demokrasisi, yani Yunan sitelerin- de uygulanan demokrasi köleci bir ekonomik düzene dayanmaktaydı. Yunan site vatandaşı yaşamlarını köle- lerin ürettikleriyle sürdürüyor, zamanlarını sitenin yönetimine ayırıyorlardı. Sitelerde az sayıdaki vatandaşın katılımıyla uygulanan doğrudan demokrasi köleler sayesinde mümkün olabiliyordu.

Eski Yunanda kölelik kamuoyu tarafından neredeyse hiç sorgulanmamış, düşünürlerin geneli tarafın- dan (bası istisnalar hariç) da tartışma götürmez konu olarak görülmüştür. Yunan düşünürlerin geneli için kö- lelik doğal bir kurumdur. Özetle söylemek gerekirse, Yunan demokrasisi az sayıda vatandaşa özgü ve köleci bir sosyoekonomik sisteme dayalı bir yönetim biçimidir.




Polis düzeninde demokrasi

Aslı Yunanca olan demokrasi kavramı, halkın yönetimi anlamına gelmektedir. Yunan siteleri demokra- sinin beşiği olarak bilinir. Ancak başta Atina Sitesi olmak üzere bu şehir devletlerinde sadece demokrasinin uygulandığını iddia etmek yanlıştır. Dönemin Yunan düşünürleri üç yönetim şekli ve onların bozulmuş bi- çimlerinden söz ederler: Monarşi zamanla tiraniye dönüşmeye, oligarşi kendi içinde yozlaşmaya, demokrasi ise aşırı bir biçimde uygulanırsa anarşi halini almaya mahkûmdur. Yunanda farklı yönetim şekilleri tartı- şılmakta ve uygulanmaktaydı. Kimisi halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen demokrasiyi, kimisi belirli sayıda kişinin yönetimi olan oligarşiyi, bazıları da tek kişinin yönetimi olan monarşiyi savunur. Tep Sitesi’nde monarşinin, Ispartada ise oligarşinin uzun zaman uygulanmış olduğu bilinmektedir.
supermoon over Greece

Peki, Atinada M.Ö. V. yüzyılda uygulanan demokrasiden tam olarak neyi anlamak gerekir? Her şeyden önce, Yunan siteleri kalabalık bir köle nüfusuna sahip olsalar da demokrasi sadece vatandaşlar içindir. O dö- nemin anlayışına göre bazı insanlar emretmek, kimileri de emir almak üzere doğarlar. Kölelik doğuştan sahip olunan veya savaş neticesinde düşülen bir durumdur.

Yunan demokrasisi mutlak ve doğrudan bir demokrasidir; yani her bir vatandaş yönetime – temsilcileri vasıtasıyla değil – doğrudan katılır, yasların hazırlanmasında ve siyasi kararlarda söz sahibidir. Bu durum vatandaşların mutlak eşitliğini de beraberinde getirir.

Sitelerin yüzölçümü ve nüfusunun bugünün ulusal devletlerinden çok daha küçük olmaları doğrudan demokrasiyi (yani vatandaşların tümünün yönetime ve kanunların yapılmasına katılmasını) mümkün kıl- maktaydı.

Yunan demokrasisinde özgür olanlar sadece vatandaşlardır ve site yönetimine ve kamu hizmetlerine katılanlar sadece onlardır. Köleler ve yabancılar (metekler ) bu haklardan mahrumdur. Kısaca özetlemek ge- rekirse, Yunan sitelerinde özgür olmak demek, yönetime katılmak anlamına gelmektedir.




Yunan düşüncesinin anlaşılabilmesi için öncelikle Yunan siyasi ortamının aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu ilk derste, Yunan site-devletlerinin genel bazı özellikleri incelenmiş; bu çerçevede site, kölelik, demokrasi gibi bazı temel kavramlar üzerinde durulmuştur. Yunan siyasi hayatı, polis (şehir/ site devleti) düzenine dayanmaktaydı. Her polis siyasal açıdan bağımsızdı ve kendi kendini yönetirdi. Site, Yunanlar arasında siyasi ve hukuki olduğu kadar dini bir birlikteliği de ifade etmekteydi. Polis düzeni, köleci bir ekonomik düzene dayanmaktaydı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder