Antik Çağ, eski Yunan filozofu
Sokrates’in felsefeyi göklerden
yeryüzüne indirmesiyle, bir diğer ifadey- le, metafizik konulardan insana ve onun toplumsal
hayatına ilişkin
meselelere yönlendirmesiyle başlayıp
yaklaşık olarak M.S. V. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun
yıkılmasına değin geçen dönemdir. Bu
döneme damgasını vuran iki medeniyet Yunan ve Roma medeniyetleridir. Bu dönemde siyasi teorilerini inceleyeceğimiz düşünürler arasında
materyalist ve idealist
felsefe okulu mensupları, Sofistler, Platon
ve Aristo yer almaktadır. Ancak bu önemli düşünürlere gelmeden önce polis düzeni hakkında temel bazı bilgiler vermek
yerinde olacaktır.
Siyasal düşünceler tarihinin konusu, siyasi iktidarın kaynağı ve kullanılışı ile ilgili olarak tarih
boyunca ileri sürülen görüşleri kronolojik bir sıra içinde vermektir. Siyasal düşünceler tarihini, toplumsal ve siyasal sorunlara sistematik cevaplar
aranmaya başlanmasından günümüze
geçen dönem içinde, kabaca dört farklı dönem içinde incelemek mümkündür.
Sosyo-ekonomik, siyasal ve kurumsal özellikleriyle birbirinden
farklılaşan bu dönemler: 1- Antik dünyanın polis (site-devleti) düzeni; 2- Orta Çağ’ın feodal yapısı; 3- Yeni Çağ’da milli devlet ve monarşi tartışmaları 4- Yakın Çağ’da ulus-devlet ve milliyetçiliğin doğuşu olarak belirlenebilir.
Platon - Aristoteles - Sokrates
İlK
ÇAĞ Yunan Şehir Devletlerinde Siyasi Düşünce
Antik Çağ düşüncesine yön veren Sokrates, Platon ve
Aristoteles gibi düşünürlerin içinde yaşadıkları sosyo-ekonomik çevre polis (site-devleti) düzenidir. Nüfusları
milyonları bulan günümüz
ulus-devletlerinden farklı olarak polisler nüfusları birkaç binden birkaç yüz bine değişen
görece küçük siyasal topluluklardı. Kendi kendine yeterliğe büyük önem veren polisler
köleci ekonomik düzene sahiptiler. Bu topluluklarda siyasal
kararların alınmasına katılım, yani vatandaşlık, erkeklerle sınırlanmıştı.
Toplumun yarısını oluşturan kadınlar vatandaşlık haklarından
yoksundular.
Yunan
düşüncesinin anlaşılabilmesi için öncelikle Yunan siyasi ortamının aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir. Yunan
şehir devletleri, diğer bir ifadeyle Yunan siteleri, günümüzde içinde yaşadığımız siyasi topluluklardan çok önemli bazı farklılıklar arz etmekteydi.
Bu nedenle, eski Yunan siyasi
düşüncesini anlayabilmek için,
öncelikle bu düşüncenin maddi temellerini ve
hareket noktasını meydana getiren kurum ve
kavramlara kısaca bir göz atmak gerekir. Yunan siyasi yaşamını kavrayabilmemiz için öncelikle bilmemiz gereken
başlıca kurumlar site ve köleliktir.
Site: Eski Yunan’da siyasi hayat, polis
(şehir/site devleti) düzenine
dayanmaktaydı. Site, günümüzde
modern devletin birçok işlevini
yerine getirmekle birlikte birçok
noktada
modern
yani ulus-devletten
farklılaşmaktaydı. Yunanlar siteyi, tıpkı buğday gibi, Tanrı’nın kendilerine bahşettiği
lütuflardan biri olarak görmekteydiler. Her polis siyasal açıdan
bağımsızdı ve kendi kendini
yönetirdi. Yunanlar
siteye sahip olmaları
nedeniyle, barbar kavimlerden ayrı ve onlardan üstün olduklarına inanıyorlardı. Site, sadece tek bir şehirden oluşmamaktaydı; bir ya da birçok
şehirle bunların etrafında yer alan kırsal kesim
(köyler) de sitenin
kapsamına girmekte ve hep
birlikte bir siyasi birlik
oluşturmaktaydılar.
Yunanları siteye bağlayan
hukuki bağların yanı sıra dini
bağlar da söz konusudur. Her sitenin kendine özgü tanrıları vardır. Bu alamda, site siyasi olduğu kadar dini bir birliktir. Dini bayramlar aynı zamanda milli bayramlardır.
Yunan siteleri arasında en önemlisi
Atina’dır. Farklı tanrılara
sahip olmaları nedeniyle kendi aralarında
farklılaşan sitelerin en temel özelliği ise hepsinin kendini Yunan medeniyetine ait hissetmeleri ve hepsinin Yunan hukukuna tabi
olmalarıdır.
Kölelik: Kölelik, ilk çağ uygarlıklarında önemli bir kurumdur. Yunan demokrasisi, yani Yunan
sitelerin- de uygulanan demokrasi köleci bir ekonomik
düzene dayanmaktaydı. Yunan site vatandaşı yaşamlarını köle- lerin ürettikleriyle sürdürüyor, zamanlarını sitenin yönetimine ayırıyorlardı. Sitelerde az sayıdaki vatandaşın
katılımıyla uygulanan doğrudan
demokrasi köleler sayesinde mümkün
olabiliyordu.
Eski Yunan’da kölelik kamuoyu tarafından neredeyse
hiç sorgulanmamış, düşünürlerin geneli tarafın- dan (bası istisnalar hariç)
da tartışma götürmez
konu olarak görülmüştür. Yunan düşünürlerin geneli
için kö- lelik doğal bir
kurumdur. Özetle söylemek
gerekirse, Yunan demokrasisi az sayıda vatandaşa özgü ve köleci bir sosyoekonomik sisteme dayalı bir yönetim biçimidir.
Polis düzeninde
demokrasi
Aslı Yunanca olan
demokrasi kavramı, halkın yönetimi anlamına gelmektedir. Yunan siteleri
demokra- sinin beşiği olarak bilinir.
Ancak başta Atina Sitesi olmak üzere bu şehir devletlerinde sadece demokrasinin
uygulandığını iddia etmek yanlıştır.
Dönemin Yunan düşünürleri üç yönetim şekli ve
onların bozulmuş bi- çimlerinden söz ederler: Monarşi zamanla tiraniye dönüşmeye, oligarşi kendi içinde yozlaşmaya, demokrasi ise aşırı bir biçimde uygulanırsa anarşi halini
almaya mahkûmdur. Yunan’da farklı yönetim şekilleri tartı-
şılmakta ve uygulanmaktaydı. Kimisi
halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen demokrasiyi, kimisi belirli
sayıda kişinin yönetimi olan oligarşiyi, bazıları da tek kişinin yönetimi olan
monarşiyi savunur. Tep Sitesi’nde
monarşinin, Isparta’da ise
oligarşinin uzun zaman uygulanmış olduğu bilinmektedir.
Peki, Atina’da M.Ö. V. yüzyılda uygulanan demokrasiden tam olarak neyi anlamak gerekir? Her şeyden önce, Yunan siteleri kalabalık bir
köle nüfusuna sahip olsalar da demokrasi sadece vatandaşlar içindir. O dö- nemin
anlayışına göre bazı insanlar emretmek,
kimileri de emir almak üzere doğarlar. Kölelik
doğuştan sahip olunan veya
savaş neticesinde düşülen bir
durumdur.
Yunan demokrasisi
mutlak ve doğrudan bir demokrasidir;
yani her bir vatandaş yönetime – temsilcileri vasıtasıyla değil –
doğrudan katılır, yasların
hazırlanmasında ve siyasi kararlarda söz sahibidir. Bu durum vatandaşların mutlak eşitliğini de
beraberinde getirir.
Sitelerin
yüzölçümü ve nüfusunun bugünün
ulusal devletlerinden çok daha küçük
olmaları doğrudan demokrasiyi (yani vatandaşların tümünün yönetime ve kanunların yapılmasına katılmasını) mümkün kıl- maktaydı.
Yunan
demokrasisinde özgür olanlar sadece vatandaşlardır
ve site yönetimine ve kamu hizmetlerine katılanlar sadece onlardır. Köleler ve yabancılar (metekler ) bu haklardan mahrumdur. Kısaca özetlemek ge- rekirse, Yunan sitelerinde özgür olmak
demek, yönetime katılmak anlamına gelmektedir.
Yunan düşüncesinin anlaşılabilmesi için öncelikle Yunan siyasi ortamının aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bu ilk derste, Yunan site-devletlerinin genel bazı özellikleri incelenmiş; bu çerçevede site, kölelik, demokrasi gibi
bazı temel kavramlar üzerinde durulmuştur. Yunan siyasi hayatı, polis (şehir/ site devleti) düzenine
dayanmaktaydı. Her polis siyasal açıdan bağımsızdı ve kendi kendini yönetirdi. Site, Yunanlar
arasında siyasi ve hukuki olduğu kadar dini bir
birlikteliği de ifade etmekteydi. Polis düzeni, köleci bir ekonomik düzene dayanmaktaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder